Klaros Felsefe Akademisinin korucuları olan Prof. Dr. Kamuran Ebeyoğlu ile Dr. Osman Sirkeci İzmir – Menderes İlçesinde bulunan Antik dönemden kalan Apollen ve Klaros Kehanet Merkezinde organize ettikleri beş günlük bir Festival’e Almanyadan beni ve Dünya Çocuk Oyuncaklar Müze’mizin yöneticisi Natalia Krukov’u davet etiler. Biz ancak uygun bir uçak biletini iki gün öncesinde ayarlayabildik. Festivalin açılışı Perşembe günüydü. Bizse salı günü saat 23.30 İzmir Adnan Menderes Havalimanına indik. Bizi Prof. Dr. Kamuran Ebeyoğlu hocamız karşıladı. Evinde Almanya’dan gelen misafirler olduğu için en yakın dostları olan Akuli Müzik Okulun sahipleri olan Nesrin Coşkun ile Aytekin Altıkulaç’ın evine götürdü. Bizi Kapıda karı, koca ve oğulları Arsel doğuştan beri bir dost kardeş ailesiymiş gibi karşıladılar. Bavullarımızı hemen arabadan aldılar.

Bizi doğrudan mutfağa çok güzel hazırlanmış bir Anadolu sofrasına götürdüler. Dr. Osman Sirkeci dostum biz sofradayken aradı. Ankara’da Mecliste bazı Milletvekili ve bakanlarla görüşmeden dönmüş. Bizden sonra uçaktan inmiş. Geleceğini bildirdi. Geç saatlere kadar sohbet ettik.  Sabah kahvaltısı için Akuli Müzik okuluna gittik. Kahvaltıyı orada yaptık. Üç yıl önce Aytekin ile Nesrin iki eş Artvin’den gelmişler İzmir Menderes İlçesine yerleşmişler. 1200 metre karelik bir alan üzerinde bir müzik okullu açmışlar Korona Virüsü öncesi 600’den fazla öğrencileri olmuş. Ancak bu Korona süresinde 200 ile 250 Öğrenci arasında katılım değişiyormuş.

Amaçları bu okullu uluslararası bir Akademi haline getirmek. Nesrin İyi bir organizatör, Aytekin iyi bir müzisyen ve Öğretmen ancak okullun en çekici yanı daha yeni 12 yaşına giren oğulları Arsel’in olağan üstü Org’ da başarılı olması, katılımcıları sürekli etkilemesiymiş.

Elbette Akuli Müzik okulu ile Arsel’in müzik, şiir, felsefe yeteneğini sonra ayrı bir yazı olarak ele alacağım.

   O gün kahvaltıdan sonra Dr. Osman Sirkeci ve Prof. Dr. Kamuran Ebeyoğlu bizi İzmir Menderes Değirmen Dere beldesine götürdü.

Orada Ksenophanes’in yaşadığı söylenen tarihi bir taş duvarın üzerine yağlı boya 3 metre yüksekliğinde Resmini yaptırmışlar. Daha sonra Ahmet Beylideki Klaros kazı alanlarını dolaştık.

Onlar ertesi gün başlayacak olan Festivalin organize işleriyle uğraşırken ben be Natalia Krukov Sanat Dersleri öğretmeni olan yeğenim Nebahat Demirel’e sürpriz yapmak için İzmir’e gittik. Vapurla karşı yakaya geçerken vapurda gün batışını izledik. Hiçbir cümlenin gücü o güzelliği anlatmaya yetmez. Karşıyaka sahilinde Nebahat ile kucaklaştık. Kaldığımız eve döndüğümüzde saat yirmi dört olmuştu. Şimdi asıl konumuza dönelim.

Bu festival İzmir büyük Kent Belediyesi, Menderes İlçe Belediyesi ve Ahmetbeyli Köyü (mahallesi) muhtarlığı desteklemişti. Başta İzmir, Sakarya, Mersin, Ankara, İstanbul, Adana, Eğe ve Muğla Üniversitelerin den, Felsefe, Sosyoloji, Astroloji, Güzel Sanatlar Antropoloji, Arkeoloji, İletişim- medya, Pedagoji, Ekonomi, Fakültelerinden kendi alanlarında yetkin uzman bilim ve eğitim hocaları konuşmacı olarak davet edilmişti.

Hatırladığım birkaç isim verecek olursam Prof. Dr. Doğan Göçmen, Prof. Dr. Hatice Nur Erkizan, Prof. Dr. Halil Turan, Prof. Dr. Adnan Oğuz Akyarlı, Prof. Dr. Halil Turan Dr. Songül Sallan Gül, Prof. Dr. Hüseyin Gül, Prof. Dr. Nurseren Tor, Prof. Dr. Aydin Topaloğlu, Dr. Taraneh Wilkinson, Doç. Dr. Özlem Duva, Dr. Öğretim Üyesi Çisel Ekiz, Doç. Dr. Aylin Çankaya, Dr. Aydın Müftüoğlu, Doç. Dr. Aylin Çankaya, Osman Çağın Şahin, Gülefer Yaşar Uygur, Arsel Altıkulaç, Figen Toktaş, Tugce Bager, Emine Gücek,  Kenan  Cihan, Selin Ozorhan, Özer Doğan, Özgür Başkaya, Mustafa Kayalar, Hamdi Akçeltik, Murat Ervin, Senem Diyici, Sevinç Öztürk, Serap Gümüş, Özer Doğan, Uğur Pişmanlik, Nesrin Çoşkun, Nihat Ak, Nihat Sözeri, Aytekin Altıkulaç, Sendikacılar dan Hayrettin Memiş Sarı, Av. Mesut Ulusoy Hayrettin Çakmak.

Almanya’dan da ben (Molla Demirel), Kemal Yalçın, Kazım Güzel, Natalia Krukov, Aytül Çelik, Betül Çelik, Turan Akpınar David Henselder’de davetliler olarak katıldık. Adlarını hatırlayamadığım için yazmadığım varsa beni bağışlasınlar.

Bu yakarda saydığım bütün konuşmacı Bilim, eğitim, sanat ve yazın insanların hepsi kendi alanlarında oldukça uzmanlar. Başta Engin, Şiirin, D. Prof. Dr. Doğan Göçmen, Prof. Dr. Hatice Nur Erkizan, olmak üzere hepsinden çok şey öğrendik. 2500 yıl önce ” Tanrılar insanlara her şeyi ta başlangıçtan beri açmış değiller, ancak insanlar araştırarak keşfedecekler daha iyisini zamanla ” diyen Ksenophanes’ten günümüze kadar gelişen insan hakları, özgürlük ve kaliteli bir yaşam için mücadelede felsefenin önemini bu etkinlikte çeşitli yönleriyle konuşmacılar bilimin ışığında irdelemeye çalışmaları bana büyük bir haz verdi. Beni beyinsel olarak zenginleştirdi.

Benim sunumum “Bir Sosyal Pedagog Gözüyle Çocuklarla Felsefe Yapmak”.  Eğitim uzmanı Osman Çağrı Şahin, Eğitime Başka bir Pencereden Bakmak sunumunu hazırlamıştı Moderatomuz felsefe Öğretmeni Gülfer Uygur’dı. Her ikisi de oldukça birikimli uzmanlardı.

Onlarla aynı masada olmam sadece keyif vermekle kalmadı, onlardan çok şey öğrenmemi de sağladı.

Benim Küçük kızımım beyninde tespit edilen bir Ur nedeniyle on gün önce Ameliyat oldu. Bu nedenle gelmeyecektim Festivale. Ancak kızım “Ben nasıl olsa hasta hanedeyim. Yanımda çocuklarım, ablam var. Bu Festivale mutlaka gitmelisin” diye ısrar edince. İzmir’e geldim. Ancak aklım, duygularım hasta hanede olan kızımın yanındaydı. Sunumum için hazırladığım yazı sadece başlıkları unutmamak içindi. Ancak beynimin, duygularımım dağınıklığı nedeniyle hiçbir panelde yapmadığımı yaptım. Kısmen okudum. Özelikle felsefenin tüm bilimlerin annesi olduğunu vurgularken, Kitaplardaki konuları dersliklerde ezberletenlerin iyi eğitimci olmadığını, iyi bir eğitimci konuları öğrencilerin kendi aralarında tartışarak derinleştirmesini sağlaması gerekir. Çocuklar ve gençlerle felsefe yapmayı iyi kavramayanların iyi eğitimci olamayacağını anlattığımda başla Prof. Dr. Kamuran Ebeyoğlu Hocamız olmak üzere beş altı Felsefe Hocası “aynen bu görüşe katılıyoruz diye bağırdılar.”

Konuşmamda Çocuklar ile araştırmacı bilim insanları ile çocukların öğrenme, merak, şaşkınlık ve sorgulama alanlarında benzerliklerini anlattığımda da aynı katılımı gösteren sesleri ve alkışları almam benim sunumumun vermek istediği mesajın alındığını görmüş olmam beni sevindirdi. 

Ayrıca ben ve Natalia Krukov Almanya’da Radyo Kaktus, Dünya Çocuk Oyuncaklar Müzesi ile Nazım Hikmet’in Moskova’daki Evi ve Kitaplığı konusunda kısa bir filim sunumu yaptık. Elbette bunlar hem çocuklar açısında hem de yazın, sanat ve bilim insanın Nazım Hikmet’e saygılarından dolayı ilgiyle izlenmesi de beni mutlu etti.

Natalia Krukov Türkiye’de Prof. Dr. Kamuran Ebeyoglu ile Dr. Osman Sirkecinin elinde aldığı sertifikada çok sevindiğini açıkladı.

Başta bu etkinliği düzenleyen inanılmaz bir enerjiye sahip olan Prof. Dr. Kamuran Ebeyoğlu ile Dr. Osman Sirkeci olmak üzere tüm bu etkinlikte yer alan herkese yürekten teşekkür ederim. Ancak bu süre içinde evini bize açan bir anne sıcaklığıyla bize günde üç kez yemek sofrası hazırlayan Sanatçı Barış Atay’ın Kaynanası ve Kayınbabası Anadolu’da halen yaşayan

Misafirperverliğinin en güzel örneğini sundular.

Klaros’ta bir körfez köyü olan Ahmet Beyli alanında Festival katılımcılar fırsat buldukça denize girdiler.

Natalia Krukov ben kendisine sürekli çevirmenlik yapmadığım için yer yer bana çıkıştı. Ama orada Almanya’da gelmiş arkadaşlar vardı. Onlardan yararlanmasını rica ettim. Oda bunu fırsat bilerek körfezin berrak sularında her gün sabahları ve akşamları birer saat yüzdü.

Sevgili kemal yalçın kiraladığı arabanı içini arkasını kitap doldurarak ayrıca kargoyla kitap getirdi bol bol imzaladı. Beni Kazım’ı Turan Hocayı sunumundan birer şiir okumaya davet etti. Bana neden kitap getirmediğimi söyledi. Bense toplam 8 kitaptan ikişer tane sadece baksınlar diye yanıma almıştım. Ayrıca Felsefe konusu ile birlikte Dr. Osman Sirkeci’nin uzman olduğu İş – Göç ve Bitpazarı ekonomisi de yer aldığı için benim son çıkan kitabım olan İŞ- GÖÇ- ÜTOPYA kitabımın Almanca ve Türkçesin de üçer adet etkinliğe getirdim. Kitaplar Standına bakmaları için bıraktım. Dinleticiler arasına geçerek izledim. Amacım Türkiye’deki, bilim, eğitimci ve sanatçıların Almanya’da yaşayan bu alanda en az kendiler kadar uzman olan insanların yer aldığı bu kitaba yaklaşımları nasıl olacak.

 Eğer kitap standında otursaydım benimle sohbet için gelecek belki de hatır için kitap satın almayı düşüneceklerdi. Ama ben onların yaklaşımını izlemek ve saptamak istiyordum. Çünkü felsefeciler, bilim, eğitim ve sanat insanları merak bakımında çocuklara benzerler. Sürekli farklı, bakışları, düşünceleri, davranış ve elementleri görmek, incelemek, duymak ve öğrenmek isterler. Birkaç bireyin dışında Türkiye’nin dışında yaşayan birkaç dil bilen meslektaşları kendi uzmanlık alanlarında ne düşünüyorlar ilgi duymadıklarını söylersem kendilerinden çok şey öğrendiğim dostlar bana kızmasınlar.

Ancak Engin ve Fatma Gül Şirin, Gülefer Uygur, İkiz kardeşler Aytül ile Betül Çelik ile orada bizi misafir olarak kabul eden ailelerle kardeşçe olan ilişki ve sohbetlerimiz bize sadece teorik alanda değil doğrudan insani ilişkiler açısından da çok şey öğretti. Bir kardeş, bacı, anne sıcaklığı ile önyargısız, beklentisiz kucaklamalarının önemini hatırlattı, öğretti.

Almanya’dan “Klaros Felsefe -Sanat – Kehanet Festivali’ne katılan beyin ve yürek sıcaklığıyla bizi zenginleştirdiler. Doğduğum toprakların Orta ve Liseokullarından Felsefe derslerin kaldırılması düşünen her insana acı veriyordur. Felsefe tüm bilim alanlarının anasıdır. Felsefeyi kavramadan yetişen gençlerde kolay kolay gerçek bilim insanı çıkmaz. Çıkanında bir yanı eksik olur. O toplum kolay kolay çağdaş uluslar arasında yerini alamaz. Felsefeyi Ana karnında başlatan İngiltere, Fransa, Almanya gibi ülkelerde toplumun dağılmasına neden olacak krizler olmuyor. Çünkü bilim insanları toplumla birlikte krizin çıkışını sorgulayarak atlatıyorlar…

30 Haziran 2022

Molla Demirel