Günün her hangi bir saatinde
Sevinçle ışıldayınca gözlerin
Tomurcuklar kanat açar içimin derinliklerinde
Bil ki ap ansız vurulduğun anda
Saplanır yüreğime kara bir hançer
Meksikalı, Yugoslav,
Afganistanlı, Iraklı, Filistinli çocuk
Ellerin derim ellerin yanık bir türküye durmuş
Ağarırken şafak aç pencereni  bak

Bir kan gölü içinde dünyam
Sadece
Binlerce hüzün dolu
Haber, telefon
Ve mektup yağıyor
Yüreğimden, beynimden içeri
Neden bu savaş,
Neden bunca yıkım
Savaş üstüne kurulunca düzen
Kandan başka nedir yarına kalan

Amansız bir kış sanki
Dün Irak
Yugoslavya
Afganistan
Bu gün gene Filistin’de
Ortalığı tüm şidetiyle saran savaş
Cadde ortasında ağarırken gün
Dona kalmış kap kara çocuk gözleri
Çaresiz bir bir dökülen çiçekler gibi
Kimbilir kaç bin küfür yağdırıyorlar
Şu küreselleşme denilen düzene

Her çocuk bir kahraman
Gülüyor üstüne gelen zalimin tankına
Kurşununa bombasına
Her çocuk toprağa düşan tohum gibi
Yeniden filizlenmeye hazır
Kül olmuş kentlerden
Sonsuz gururlu dün Kızılderili
Viatnamlı ve  bugün Filistinli oluşundan

Ne anlar zalim bu dik duruştan
Tutuyor kentleri köyleri bomba
Ve kurşun yağmuruna
Çocuk, kadın, ihtiyar demeden külünü
Savuruyor geçmiş ve gelecekle birlikte havaya
Sabahın boşluğuna akan yağmur suları değil
Filistinli anaların göz yaşı ve haykırıyorlar
Vay gözün çıksın zulüm kandan başka ne bıraktın yarına
Sahnedeki bir dram oyununun seyircisi gibi
Ses çıkarmadan olanları izliyor dünya halkları
Her çocuk bir direnişçi
“Gelin vurun ulan, ben yıkılmam”
Dercesine bakıyor dünyaya
Bu direnişin başladığı günden beri
Ruhum o kadar dolu ki
Sabah güneşiyle dolmuş bir çiy tanesi sanki

Bar bar bağırıyorum:
Direnişçi tüm çocukların suçunu
Kanımda taşıyorum
Gelin beni de vurun!
Olmasa böyle yiğitçe direniş
Sabahı olur mu gecelerin
Filistinlilerin dramı yansıyor gökyüzüne
Anaların gözlerinde yüzen hüzün yüklü bulutlar
Alınlarında fırtınalı bir ilkbahar gecesi
Salıyor dünyanın dört bucağına çığlıklarını
İnsanların kulağı tıkalı duymuyorlar
Taşa kesilmiş duyguları sanki
Kıpırdamıyorlar
Şaşıyorum insanoğlunun zulmün
Karşısında ki bu sesizliğine

Günün her saatinde bir bir gülücükler soluyor
Kurşun sesiyle çocukların yanağında
Dört kıtanın susukunluğu
İnce bir sızı gibi kırarken kollarımızı
Amerika’nın en modern silahlarla donattığı
Kirallık katil Şaron ve askerleri
Yürüyor Ortadoğu halkları üstüne
Kül olurken kentler köyler
Güpe gündüz caddenin ortasında
Kafalarına kurşun sıkılırken bile
Filistinli çocukların ellerinden bırakmadıkları
Bir deste barış gülü
Sevgilinin tenini okşar gibi
Gül yaprağına sızıyor alınlarından akan kan

Ah Filistinli çocuklar ah
Şaşarım o sabah güneşi gibi bakışınıza
Yapraktan daha yeşil umudunuza
Ve gülden daha nazikliğinize şaşarım
Bu kör para düzeninde
döner dolaplar içinde
Ellerinle barışa sunduğun şu çiçekler
Zulmün karşında şu direnişin
Dünya halklarına çömertçe sunduğun
Işıklı bir yarın…

İki gözüm yüreğim
Direnin yarınlar sizindir!..

02 Nisan 2002
Molla Demirel

Yaprak Yaprak Şiirler adlı kitaptan

Von  Buch: Verlag Anadolu, Hückelhoven / Deutschland