Akşam güneşiyle dağlardan
İnen gölgeler değil
Pencerelerimizi saran kara duman
Göremiyoruz aynalardan kendimizi
Yakılıyor ormanlar tükeniyor kuşlar
Ağlıyor gök mavisi boyanmış karaya
Dipçik altında yaylalar tükendi sürüler
Nereden gelecek soframıza
Taze yağ, süt ve peynir
Ne çiğdem nevruz
Nede mormenekşeler kanat açar artık
Çelik kanatlı ejderhalar ateş döküyor
Kül olmuş bu topraklar
Tüketilen dostlukların acısı böler rüyalarımı
Dinmiyor Dicle, Fırat ve Sakarya’nın göz yaşları
Akdeniz, Ege, Karadeniz bürünmüş yasa
Anlamaz bu kentler acımı
Sığınırım dağların aydınlığına
Dolunayda tutsak ağlıyor benimle