Sen gideli anne
Dallar gönülsüz kayısı veriyor
Armut ağaçlarının yaprağına kül dökülmüş sanki
Boynu bökük tarlalarımızda ki fidanların
Suların akışında yok eski coşku
Kuşlar az uğrar oldu bahçemize
Hele güz kuşları temelli gelmez oldu
Komşular doğanın ilaçlanmasına
Bağlıyor bu olguyu ben yokluğuna
Elinden alırdın avcının tüfeğini
Çocukların sapantaşını
Kuşlar ne yapsın kendisini
Tuzağa düşürecek bahçeyi
„ Böyle yazılmış kaderi doğanın“
dediğini anımsıyorum
Bense hep parmak atardım kadere
Sen gittiğinden beri o sözcüğü alıp
Çarpamıyorum duvarın suratına
Bir öksüz çocuk gibi sesiz
Duruyor balkonumuzda ki menekşeler
Her sabah yükselişiyle kuşların cıvıltısını
İçeri taşımak için pencereleri açardın
Torunlarına kuşları tanıtışını
Ve onlara dair anlattığın masalları anımsıyorum
Sen gideli artık kardeşlerim
Ve çoçukları sık sık gelmiyor bir araya
Yabancılaşıyor kuzenler
Bu o kır çiçeği kokusunu taşıyan nefesini
Başını gögsüne koyduklarında mutluluk veren
Bahar sıcağını alamadıklarındandır
Bir bilsen nasıl dargın bakıyor çocuklara
Tomurcuğa duran dallar
Oysa bahçemizde dallar senin için
Çocuklar için
Ve dünyayı güzelleştirmek için
Donanırdı renk renk çiçeklerle
Meğer evimize tarlalarımıza şenlik saçan
Akrabaları bir araya toplayan
Mutluluk yaşatan senin sıcaklığınmış anne
Bahçemizdeki ağaçları tek tek dolaştım
Her çiçekte yüzün, kokun
İnce, sevgi yüklü bakışın
Ve günde gögsünde ki o bahar sıcaklığı var
Yalnız ben değil çocukların, torunların
Ve yetiştirdiğin yüzlerce fidan seni arıyor anne
Biliyorum artık gelmeyeceksin sen hep toprağı sevdin
Rahat uyu anne…
30 Mart 2002